Çabalama.

İşyerindeki durumlar biraz karışıktı son zamanlarda. Dünyanın en iyi patronuyla mutlu mesut çalışırken hayatın getirdikleri yüzünden şirket yapısında bazı değişiklikler oldu. Aramıza farklı farklı vasıflarda, kendilerini deli ve çok sinirli olarak tanımlayan hanımlar katıldı. Onlar da patron. Olsun dedim, biz neler gördük, işimizi yapalım yeter. Kendi kendimi kandırmaya devam ettim, yıllardır yaptığım gibi. Bunun sebebine ister geçim kaynağı deyin, ister can sıkıntısı... Ev hayatının çekilmezliği de var tabii... Birşeyler üretmeden geçen günler insanın üzerinde nasıl bir baskı yaratır bunu çok iyi bilirim. O histen kurtulmanın tek yolu da çalışmak. Ama sanal bir dünya için çalışmaktan gerçekten çok sıkıldım, günün sonunda elle tutulur birşeyim olmadı hiç, web sitesiymiş, kıçımın kenarı. Şu an elimde kalan, bolca sırt ağrıları, süreki kaşınan ve yanan gözler, banka hesabım yine 0.

Evdeyim bir süre, çalışmaya evden devam edeceğim. O dünyanın en iyi patronu, farketti yine kafamın ne kadar karışık olduğunu....Aslında mantığım çok net, bırak bu işleri diyor, yepyeni birşeyler yap. Kaldımı ki yapılmayan şey, bloggerlık, yoga hocalığı, cafe, butik??? Kalmadı canım, başka kapıya....Yanlış tercihler yüzünden bir türlü istediği mesleğe sahip olamayan ben ve benim gibiler naber? Ben daha ne olacağıma karar veremedim, yaşım da 30. Ne hoş.



Comments

Popular posts from this blog

333333333333333333!!!!

4444444444444