Gerçekler...
Sadece aklıma gelmişti aslında.. Öylesine çıkmışlardı ağzımdan o sözcükler. Hiç birini özellikle seçmemiştim... Ama oldu... Söyleyiverdim. Sonunu hiç düşünmeden... Olacakları tahmin edemedim. Yalnızlığıma yenilmiştim...
Sonra da zaman beklediğimden de hızlı geçti. Hiç bir şeyi planlamadığım için her şey dağıldı. Bütün düşünceler havada asılı kaldı, hisler alt üst oldu. Tıpkı düzenim gibi. Neye inanacağımı şaşırdım. Beynim uyuştu, gözlerim doldu. Ve ağladım ağladım... Hiç bitmeyecek gibi gözüken bilinmez bir yolculuğa girdim. Allahtan yalnız değildim... Yalnız olsam başlamadan biterdi bu sonu belli olmayan yolculuk. Koşa koşa geri dönerdim bildiğim yere... Bakamazdım tanımadağım yüzlere, dokunamazdım kokusuna alışık olmadığım nesnelere, uykuya dalamazdım yorgun bedenimle...
Şimdi belirsiz bir hikayenin ilk paragraflarını yazıyor parmaklarım, gözlerimse göremiyor o kadar uzakları, ellerim dokunamıyor benimdir dedim eşyalara... Bugünlerde aynaya her baktığımdaki gördüğüm ifade hissettiğim tedirginlik... Asıl ben yok ortalarda şimdilik!
Bir cam kenarında oturan, dışarısını izleyen yaşlı beni hayal ediyorum kimi zaman... Kapımın önünde oynayan çocukları, akşam evlerine dönen insanları, uzaktan geçen bir kuşun çığlıklarını... Evimi hayal ediyorum sonra... Derin sessizliğini, saatin tik taklarını... Kapının çalışını, yerimden sıçrayışımı... Acaba gelen kim olurdu?
Paylaşılmaz denilen yalnızlığı paylaşamakla neler açtım başıma, zaman göstericek herşeyi zamanında!
Tek istediğim herkesin istediği kadar huzur, tek istemediğim kimsenin istemediği gibi yalnızlık...
O zaman napalım yukarıda yazılanlarıJ
Sonra da zaman beklediğimden de hızlı geçti. Hiç bir şeyi planlamadığım için her şey dağıldı. Bütün düşünceler havada asılı kaldı, hisler alt üst oldu. Tıpkı düzenim gibi. Neye inanacağımı şaşırdım. Beynim uyuştu, gözlerim doldu. Ve ağladım ağladım... Hiç bitmeyecek gibi gözüken bilinmez bir yolculuğa girdim. Allahtan yalnız değildim... Yalnız olsam başlamadan biterdi bu sonu belli olmayan yolculuk. Koşa koşa geri dönerdim bildiğim yere... Bakamazdım tanımadağım yüzlere, dokunamazdım kokusuna alışık olmadığım nesnelere, uykuya dalamazdım yorgun bedenimle...
Şimdi belirsiz bir hikayenin ilk paragraflarını yazıyor parmaklarım, gözlerimse göremiyor o kadar uzakları, ellerim dokunamıyor benimdir dedim eşyalara... Bugünlerde aynaya her baktığımdaki gördüğüm ifade hissettiğim tedirginlik... Asıl ben yok ortalarda şimdilik!
Bir cam kenarında oturan, dışarısını izleyen yaşlı beni hayal ediyorum kimi zaman... Kapımın önünde oynayan çocukları, akşam evlerine dönen insanları, uzaktan geçen bir kuşun çığlıklarını... Evimi hayal ediyorum sonra... Derin sessizliğini, saatin tik taklarını... Kapının çalışını, yerimden sıçrayışımı... Acaba gelen kim olurdu?
Paylaşılmaz denilen yalnızlığı paylaşamakla neler açtım başıma, zaman göstericek herşeyi zamanında!
Tek istediğim herkesin istediği kadar huzur, tek istemediğim kimsenin istemediği gibi yalnızlık...
O zaman napalım yukarıda yazılanlarıJ
Comments