Kalk gidelim!
Biri çıksa deseki "Nilay, kalk da gidelim Çıralı'ya".. Alırdım çantamın içine bir kazak, bir sandalet düşerdim hiç düşünmeden yollara. Uçağa binmesem de yok zararı, yollar götürür en ağrı...
Varsam Çıralıma, koşsam kumsalıma, uzansam çakıl taşlarına, güneş göz kırpsa sonra bana....
En derin sessizliğin içinde kaybolsam, kendimi unutsam ya da bulsam...
Akdeniz'e şöyle bir baksam, maviliğin içine yelken açsa gözlerim, nefesim rüzgar olsa, gözyaşım da yağmur....
Denizden çıkınca ürperse bedenim, bir yandan da ayaklarımı yaksa sıcacık çakıl taşları hiç de çıkmaz sesim!
Sağımdaki tepeye bakıp iç geçirsem, yüceliği karşısında unutsam söyleyeceklerimi, gözümden bir damla yaş gelse de silmesem kurusa yanık tenimde...
Yürüsem upuzun sahilde, kimse olmadan etrafta, bir kulube çıksa karşıma en susadığım anda...
Gece olsa sonra aniden, karanlıkta kalsam en derininden, çıtım çıkmasa gecenin büyüsünden..
En yakın ışık kilometrelerce uzakta olsa,cır cır böcekleri eşil etse sadece benim şarkıma....
Uyku bile boynunu bükmüş terk etmişken bedenimi, tek düşen bana hoşçakal demek ona sallayarak elimi...
Günler, geceler sürse bu macera bir tek sevdiğim kalmasa yanıbaşımda, terketsem bu diyarı, Çıralı aşkına ulaşır mıyım ki gerçek AŞKA, O'NA....
Comments