Bu saatten sonra enstrüman çalamayacağıma göre...
"Müziğe ilgim çok küçük yaşlarda başladı. 3 yaşında falan annemin saç fırçasını mikrofon gibi kullanıp ayna karşısında hem şarkılar söyler, hem de dans ederdim. Hatta böyle hafta sonları falan bütün aile toplanır ben de onlara konserler verirdim. ihiihihihi..."
Demedim tabii hiçbir zaman. Küçüklüğüme dair müzikle ilgili en belirgin anım, annem mutfakta yemek yaparken Türk Sanat müziği, Zeki Müren, Muazzez Abacı falan söylememdi. Bütün apartman alkışlamıştı bir keresinde artık nasıl bağırdıysam... Beni bir gün biri -apartmana gelen misafirlerin arasında gazinocular kralı varsa- keşfeder diye her akşam şarkı söylemeye başlamıştım. Ta ki annem yeter artık diyene kadar.
Bir de babamın Topkapı'dan aldığı Michael Jackson ve Madonna kasetleri vardı tabii, bildiğin kaset ahhh ne güzeldi onlar, o zamanların pop şarkıcıları işte Vanilia Ice'lar falan, Allah ne verdiyse...Güzeldi abimle dinler dans ederdik, ta ki dedem camiden gelene kadar...
Sonra büyüdük müyüdük, ortaokulda boyband manyaklığım başladı, bazılarına deli gibi aşıktım, içlerinden biri uçak kazası geçirdi diye bir haber çıkmıştı, günlerce ağlamıştım, ta ki babam saçmalama diyene kadar....
Liseye başlayınca bütün isyankarlığımla ben de her salak ergen gibi, metal müzik dinlemeye başladım ama daha çok grunge severdim, pis bir hırkayı yaz kış üstümden çıkarmazdım, ta ki sıcaktan isilik oluncaya kadar...
Sonra Beyoğlu gecelerinde Pendorda, Gitarda ne çalarsa dinlemeye başladık, Radyo Eksenler, Rock fmler, vay efendim, Roll'lar derken kendi çapımızda bir müzik kariyeri oluşturmaya başladık, hatta gitar dersi de aldım kısa bir süre ama hocama aşık olunca onun da boku çktı, ben de sadece dinleyici olarak yoluma devam etmeye karar verdim, o gün bugündür de ediyorum... Sadece içimde kalan şey müzikle ilgili başka şeyler yapamamış olmak, konserlere gitmek, dinlemek ve okumaktan başka, 2 satır birşey yazıyım diyorum, kendime yakıştıramıyorum ya nedense, bir saçmalıyorum, bir yapaylık geliyor, sonra backspace babam backspace...Bazen özlüyorum eksi günleri, eskiden kaset alırdık, konserlere gitmek için para biriktirirdik, Blue Jean'den mektup arkadaşı bulup, birbirimize şarkı sözleri gönderirdik, şimdi herşey o kadar sıradanlaştı ki, millet konsere müzik dinlemek için değil kısacık kot şortlarıyla facebooka fotoğraf koyabilmek için gidiyor, popüler olan şeylerden soğuduğum için beni çok fazla heyecanlandıran bir grup gelmedikçe (Arcade Fire, Radiohead gibi) konsere bile gitmek içimden gelmiyor, rock konserinde etrafta maxi elbise giymiş, topuklu ayakkabılı ablaları gördükçe ruhum sıkılıyor. Bu kadar.
Demedim tabii hiçbir zaman. Küçüklüğüme dair müzikle ilgili en belirgin anım, annem mutfakta yemek yaparken Türk Sanat müziği, Zeki Müren, Muazzez Abacı falan söylememdi. Bütün apartman alkışlamıştı bir keresinde artık nasıl bağırdıysam... Beni bir gün biri -apartmana gelen misafirlerin arasında gazinocular kralı varsa- keşfeder diye her akşam şarkı söylemeye başlamıştım. Ta ki annem yeter artık diyene kadar.
Bir de babamın Topkapı'dan aldığı Michael Jackson ve Madonna kasetleri vardı tabii, bildiğin kaset ahhh ne güzeldi onlar, o zamanların pop şarkıcıları işte Vanilia Ice'lar falan, Allah ne verdiyse...Güzeldi abimle dinler dans ederdik, ta ki dedem camiden gelene kadar...
Sonra büyüdük müyüdük, ortaokulda boyband manyaklığım başladı, bazılarına deli gibi aşıktım, içlerinden biri uçak kazası geçirdi diye bir haber çıkmıştı, günlerce ağlamıştım, ta ki babam saçmalama diyene kadar....
Liseye başlayınca bütün isyankarlığımla ben de her salak ergen gibi, metal müzik dinlemeye başladım ama daha çok grunge severdim, pis bir hırkayı yaz kış üstümden çıkarmazdım, ta ki sıcaktan isilik oluncaya kadar...
http://www.hafifmuzik.org/ |
Comments