Asmalımescit için benim de birkaç lafım var arkadaşım!

Şimdi artistlik sırası bende. 82 kuşağının bir temsilcisi olarak ve doğma-büyüme-çocukluk-gençlik-şimdilerde yetişkinlik- İstanbul'lu olarak, neredeyse 15 yaşından beri Beyoğlu'nda bulunmuşumdur. O şimdilerde bilinçsizce savunduğunuz Asmalımescitlerde, Nevizadelerde, Tünellerde tinercilerle beraber fink atartık zamanında, gece 11'den sonra bazı sokaklar o kadar ıssız olurdu ki, koşa koşa geçerdik korkudan, kaldırımlarda oturup şarap içerdik, şarkı söylerdik, yuvarlanırdık yerlerde. Azcık sarhoş olunca korku falan kalmazdı tabii... Minik minik kafeler vardı, Asmalımescit'de, orada çalışan garsonlara aşık olurduk. Şimdi metrekaresi 1000 Liradan başlayan o dükkanların önünde oturur, hayat niye böyle lan diye dertlenirdik. Yok rakıymış,  yok mezeymiş, yok topuklu ayakkabılı ablalarmış, yok plazadaki ofisinden fırlayıp oralarda göbeğini hoplatan abilermiş, yok kalın çerçeveli gözlüğünü takıp kendini tasarımcı sanan kızlarmış, yok bilmem neymiş, hiç bilmezdik... Diyorum ya bi biz vardık, bi yine biz vardık....

Sanırım en son geçen sene kışın gitmiştim, soğuk bir havaydı, ama o kadar kalabalık ve duman altıydı ki hava resmen ısınmıştı , girecek mekan bulmayı bırak, sokakta bile yürüyememiştik, aralardan geçmeye çalışırken saçım bile yanmıştı, nasıl anlatıyım bilemiyorum. Oradaki insanların sarhoşluğu bile batmıştı bile, onlar sarhoş olmayı bile bilmiyorlar.

Şimdi bu masalar kalkıyor ya ben seviniyorum, cidden, hiç değilse yolda yürüyebileceğiz belki, kaldı ki işin başka boyutları da var.  Ben değil O anlatsın: http://tayfunserttas.blogspot.com/2011/07/kamusal-alan-sivillerindir-masa.html.

Bazı şeyleri sorgulamamak lazım, Beyoğlunu benim zamanımda sevenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacak sanırım.

Comments

Popular posts from this blog

Götüm başım ağrıyor kimi zaman

Post it!

MP3'ümün içindekiler!!!