Üzgün yazı
Şimdi bir kaç yıl öncesine gitti aklım... Birkaç yıl öncesinin "ben"inine...
Ne kadar vurdumduymaz, ne kadar bencil... Çok değil, sadece birkaç yıl.
Bu kadar kısa bir zaman yetiyor mu değişmek için, kendine gelmek için bu kadar kısa bir zaman yetiyor mu? Ya da değişen, kendine gelen birileri yoktur belki de...Belki de gördüğümüz herşey, yaşadığımız tüm bunlar sadece hayaldir. Belki de hepimiz hayalimizi yaşıyoruzdur. O yüzden kurduğumuz hayaller gerçekleşmiyordur...
Birşeyleri değiştirmek ya da düzeltmeye çalışmaktan vazgeçtim artık... Çünkü anladım ki gücümün yetmediği, kabullenmem gereken şeyler bunlar. Hayatı geldiği gibi yaşamaktan bahsediyorum. Bazı şeyleri içime sindirmekten... Zorlanıyor muyum? Elbette.. Hatta bazen canım acıyor, kalbim kırılıyor. Açık havaya atıyorum kendimi, ufak bir yürüyüş önceleri de olduğu gibi iyi geliyor.Attığım her adım aydınlığa açılan kapıma yaklaştırıyor beni.
Aslında içime sorsanız kalbime sorsanız o kadar kırgın ki birilerine, o kadar üzgün ve yalnız ki... Yaşamının en güzel yıllarını canı kadar sevdiğin biri ile geçiren kalbim çok üzgün... Kızgın, unutmak istiyor bütün yaşananları, ama dinlediği şarkı, gittiği bir yer, gördüğü bir yüz durmadan hatırlatıyor, unutmasına izin vermiyor. Heyecanların en güzelini, sevgilerin en özelini, sıkıntıların en dertlililerini beraber yaşayan bu iki kalp şimdi birbirinden ayrı ve biri diğerini çok özlüyor... Bütün olanları unutmak için zamanında çırpındı, çaba gösterdi... Ama karşılık alamadı, anlaşılamadı, anlatamadı derdini... Hüzünler birlik oldu, bu iki kalbin kurduğu evi yıktı, anıları darmaduman etti... Benim kalbime düşen de zaman zaman o güzel günleri düşünerek avunmak kaldı... Çünkü hiç yaşanmamış saymak o kadar güç ki, belki de imkansız. Denedim ama, evet itiraf ediyorum denedim unutmayı, silmeyi ama beceremedim. Şimdi tek yapabileceğim artık o yokmuş gibi davranmak, onunla ilgili hiçbirşey ne duymak ne görmek... Telefondan, oradan buradan heryerden silmek hakkında yazılanları, sadece geçmişi düşündüğümde güzel anıları paylaşmak kendi kendimle...
Üzgünüm, kendime göre haklıyım ya da haksızım. Ama artık onu düşünmekten yoruldum...Ben arkadaşlığımı sanal değil, gerçekten yaşamak istedim... Ama olmadı...Üzgünüm, hem de çok...
Şimdi son kez düşüneceğim ve sonra sonsuza kadar mutlu olması dileklerimle bu arkadaşlığı başka bir boyuta taşıyacağım...
Hoşçakal...
Ne kadar vurdumduymaz, ne kadar bencil... Çok değil, sadece birkaç yıl.
Bu kadar kısa bir zaman yetiyor mu değişmek için, kendine gelmek için bu kadar kısa bir zaman yetiyor mu? Ya da değişen, kendine gelen birileri yoktur belki de...Belki de gördüğümüz herşey, yaşadığımız tüm bunlar sadece hayaldir. Belki de hepimiz hayalimizi yaşıyoruzdur. O yüzden kurduğumuz hayaller gerçekleşmiyordur...
Birşeyleri değiştirmek ya da düzeltmeye çalışmaktan vazgeçtim artık... Çünkü anladım ki gücümün yetmediği, kabullenmem gereken şeyler bunlar. Hayatı geldiği gibi yaşamaktan bahsediyorum. Bazı şeyleri içime sindirmekten... Zorlanıyor muyum? Elbette.. Hatta bazen canım acıyor, kalbim kırılıyor. Açık havaya atıyorum kendimi, ufak bir yürüyüş önceleri de olduğu gibi iyi geliyor.Attığım her adım aydınlığa açılan kapıma yaklaştırıyor beni.
Aslında içime sorsanız kalbime sorsanız o kadar kırgın ki birilerine, o kadar üzgün ve yalnız ki... Yaşamının en güzel yıllarını canı kadar sevdiğin biri ile geçiren kalbim çok üzgün... Kızgın, unutmak istiyor bütün yaşananları, ama dinlediği şarkı, gittiği bir yer, gördüğü bir yüz durmadan hatırlatıyor, unutmasına izin vermiyor. Heyecanların en güzelini, sevgilerin en özelini, sıkıntıların en dertlililerini beraber yaşayan bu iki kalp şimdi birbirinden ayrı ve biri diğerini çok özlüyor... Bütün olanları unutmak için zamanında çırpındı, çaba gösterdi... Ama karşılık alamadı, anlaşılamadı, anlatamadı derdini... Hüzünler birlik oldu, bu iki kalbin kurduğu evi yıktı, anıları darmaduman etti... Benim kalbime düşen de zaman zaman o güzel günleri düşünerek avunmak kaldı... Çünkü hiç yaşanmamış saymak o kadar güç ki, belki de imkansız. Denedim ama, evet itiraf ediyorum denedim unutmayı, silmeyi ama beceremedim. Şimdi tek yapabileceğim artık o yokmuş gibi davranmak, onunla ilgili hiçbirşey ne duymak ne görmek... Telefondan, oradan buradan heryerden silmek hakkında yazılanları, sadece geçmişi düşündüğümde güzel anıları paylaşmak kendi kendimle...
Üzgünüm, kendime göre haklıyım ya da haksızım. Ama artık onu düşünmekten yoruldum...Ben arkadaşlığımı sanal değil, gerçekten yaşamak istedim... Ama olmadı...Üzgünüm, hem de çok...
Şimdi son kez düşüneceğim ve sonra sonsuza kadar mutlu olması dileklerimle bu arkadaşlığı başka bir boyuta taşıyacağım...
Hoşçakal...
Comments