Neredeyse 1 sene olmuş şuraya yazmayalı. Sadece bir senenin bu kadar çok şey yaşayabilecek kadar uzun olduğunu bilmezdim.

Şu kanepeye oturduğumdan beri dışardan gelen sesler ya Arapça ya da tam olarak nece olduğunu kestiremediğim diğer orta doğu dilleri... Yaşadığım yeri tanıyamamak beni artık korkutuyor. Sanki başka bir memlekete gelmişim, artık vatanıma dönmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Ama gerçek vatanım neresi pek emin değilim. İçimdeki bu tam ait olamama hissi yüzünden hep biliyorum. 

Kendimi tanıdıkça şu anda yaşadığım hayatın böyle olması hiç sürpriz gelmiyor. Önceleri herkes gibi sorumluları dışardan birileri ya da birşeyler olarak görürdüm. Halbuki her ne olduysa bunun mimari bizzat benmişim. İnsanın kendi hayatının sorumluluğunu yüzde yüz üzerine alması hiç de kolay değil. Ama bir kere alabilirsen sonrası müthiş bir özgürlük getiriyor. Suçlanacak kimsenin olmadığını görüyorsun. Ben çok yaptım, ailemi, eski sevgililerimi, arkadaşlarımı, öğretmenlerimi, patronlarımı ölümüne suçladım. Sürekli birilerini yargıladım.
Elime öfke ve kızgınlıktan başka bir şey geçmedi.Aslında herşey olması gerektiği gibi mükemmeldi.

Hayatımla ilgili bir muhasebeye girmek niyetinde değilim aslında. Sadece benim gibi bu yaşta sahil kasabasına yerleşip, bütün gün denize bakıp durmak isteyen o kadar çok insan tanıyorum ki, bunun sorumlusu ben nasıl olurum diye düşünmekten kendimi alamıyorum sadece! Hiçbirşey yapmadan durmaktan sıkılmadığıma sevinsem mi sevinmesem mi bilemiyorum. Daha doldurmam gereken bilmem kaç sigorta prim günüm var oysa!!

Sonra birden Hayal beliriyor salonun ortasında ve ben ona bakıp bütün bunları unutuyorum. Şu an burada varolmak başlı başına bir mucize diyorum. Bütün bunlar sadece illüzyon deseler bile...

Comments

Popular posts from this blog

4444444444444

333333333333333333!!!!