Posts

Showing posts from May, 2012

Çabalama.

İşyerindeki durumlar biraz karışıktı son zamanlarda. Dünyanın en iyi patronuyla mutlu mesut çalışırken hayatın getirdikleri yüzünden şirket yapısında bazı değişiklikler oldu. Aramıza farklı farklı vasıflarda, kendilerini deli ve çok sinirli olarak tanımlayan hanımlar katıldı. Onlar da patron. Olsun dedim, biz neler gördük, işimizi yapalım yeter. Kendi kendimi kandırmaya devam ettim, yıllardır yaptığım gibi. Bunun sebebine ister geçim kaynağı deyin, ister can sıkıntısı... Ev hayatının çekilmezliği de var tabii... Birşeyler üretmeden geçen günler insanın üzerinde nasıl bir baskı yaratır bunu çok iyi bilirim. O histen kurtulmanın tek yolu da çalışmak. Ama sanal bir dünya için çalışmaktan gerçekten çok sıkıldım, günün sonunda elle tutulur birşeyim olmadı hiç, web sitesiymiş, kıçımın kenarı. Şu an elimde kalan, bolca sırt ağrıları, süreki kaşınan ve yanan gözler, banka hesabım yine 0. Evdeyim bir süre, çalışmaya evden devam edeceğim. O dünyanın en iyi patronu, farketti yine kafamın ne kad

Anneler Günü

Her yıl Mayıs ayının 2.pazar günü olarak kutlanan Anneler Günü dünyada kaçıncı kez kutlanıyor bilmiyorum ama bu benim için 3. olacak. İlk sene kocamın beni hayretler içerisinde bırakan hediyesi "altın bilezik"ten sonra bir daha hediye istememeye yemin ettim, "hiç mi tanımadın beni nalakası var bilezik ve ben" demiştim, "ama  o beyaz altın" demişti... Neyse acemiliğine verdim diyelim:) Az önce bir yazı okudum, bir kadın anneliği, kalbinin dışarıda atması olarak tanımlamış.Hayatımda bir söze hiç bu kadar hissederek katılmamıştım.Dışarıda, avucumda, ağzımda, kanepenin üzerinde atması falan da denilebilir. Dünyada başınıza gelebilecek en güzel şey bana göre anne olmak. Her saniye olan onca manasız ve üzücü şeye rağmen, geleceğe umutla bakabilmek. Akşamları yorgunluktan gebersen de parkta koşturacak kadar enerjiye bir bakışla sahip olmak, biraz yemek yesin diye 1 saatte 4 çeşit yemek yapabilmek, geceleri ortanızda yatıyor diye sabahları bel ağrısından ağlayar

Bahar Sendromu

Bahar aylarında herkeste ve herşeyde bir yenilenme, silkelenme durumu başgösterir ya, bunu bu kadar sert, hayatım boyunca yaşamamıştım. Bekarken en fazla sevgili değiştirirdim. Şimdi utanmasam yaşadığım şehri değiştireceğim. Sanırım sadece baharla ilgili birşey değil, sorun nerde bilmiyorum. Tesellim benim gibi birçok insanın bunu yaşıyor olması, çevremde, hayatımda o kadar çok herşeyi bırakıp gitmek isteyen insan var ki, ne zaman bu hale geldiğimizi, getirildiğimizi hiç hatırlamıyorum. Yavaş yavaş, çaktırmadan, ince ince işlemişler sanki içimize. Tebrik ederim. Benim minik tatlı kızım doğayla içiçe olmayı o kadar çok seviyor ki, sanırsın bir sahil kasabasında dünyaya gözlerini açmış, Karaköy'den denize girmek istiyor, buz gibi havada yalınayak geziyor, kedileri mıncıklayıp, kocaman köpeklerin boynuna sarılıyor, çiçekleri okşuyor, çimenlerde yuvarlanıyor, hiç tanımadığı insanların elinden tutup dakikalarca yürüyebiliyor, kendi başına oyunlar oynuyor, şarkılar söylüyor... İşte