İÇİM ŞİŞTİ

Bazen çok sıkılıyorum o kadar çok sıkılıyorum ki hiç bitmeyecek sanıyorum...Saat hiç geçmeyecek, bir daha asla gülemeyecekmişim gidi geliyor... Paniğe kapılıyorum, sonsuza kadar bu ruh hali içinde yaşarsam ne yaparım diye düşünüyorum... Issız Adama gittim... Etkilendim, hüzünlendim, kızdım.... Hem çok tanıdık hem de çok uzak geldi hikaye... Geçmişin gölgesi çöktü üstüme bir an... Yine acıdım onun gibilere, yine sevindim kendi kendime... Çok şanslıyım, sıyrıldığım ve de doğru insanı en az yarayla bulduğum için...Ruh hastalarından uzak dursun bütün genç kızlar, onları yola getiriyim derken kendileri yoldan çıkaverir mazallah!!Neymiş kanında bir virüs varmışş... Ya bırak, ne demek. Dünyadaki hiçbir insan evladı bana bu konuda mantıklı bir açıklama yapamaz yapsa da ben anlamam, inanmam, kanmam! Bu kadar sert ve de ağır konuşuyorum ama inanın içimde en ufak bir şüphe yok fikirlerime dair.. Oldukça eminim, "büyük konuşma" ayaklarına gelecek kadar da hiç mi hiç de saf değilim,tongaya düşmem düşene de acımam :) O kadar gereksiz o kadar gereksiz insanlar ki benim için aslında şu an yazmak bile vakit kaybı belki ama madem filmi yapılmış, herkes peşi sıra koşuyor sinemalara bana da 2 satır yazmak yakışırdı diye düşündüm...Tamamen şımarıklıklarından ve de doymak bilmeyen, uslanmayan nefslerinden, egolarından başka birşey bilmeyen bu insanlar ortalıkta sadece temiz ve de iyi insanları üzmek için dolaşırlar Onlara hayat tecrübesi kazandırmak gibi bir misyonu hangi akla hizmet edinmişlerdir bilemeyeceğim ama onlara acıdığımdan adım gibi eminim...Belki en fazla birazcık yumuşayıp akıl hastası teşhisi koyabilirim sonra da acil şifalar dileyrek bu muhabbetti keserim...Aşk filmi çok az ilerim, izlediğim zaman da çok titiz davranırım.. Benim kulvarım korku-gerilim sineması zira... Türk yönetmen de çok az izlerim ve de dikkat ettim hiç hesaplamadan Çağan Irmak'ın bütün vizyon filmlerini seyretmiş olduğum gerçeği ile karşılaştım...İyi de etmişim, hepsi güzeldi hepsi bana birşey kattı...Aşk filmleri beni bozuyor, çok duygulanıyorum, terkeden, aldatan tarafı, diziyle gerçeği karıştıran ev kadını tribinde yolda görsem pataklarım diyorum... Az kalsın öyle olacaktım, zor tuttular beni....Deliriyor muyum???
Değiştirmek istiyorum kendimi, yeni bir yıla girerken bambaşka bir ben olmak istiyorum. Hiç kötü alışkanlığı olmayan, iyi huylu bir insan olmak istiyorum. Mutluluk dağıtmak ve multu olmak istiyorum. Keşke kafamın içindekileri ellerimle düzeltme imkanım olsaydı. Açardım kafayı, biraz sevgi, biraz anlayış, azcık saygı, bolca heyecan, bir tutam değişiklik, bir parmak yenilik, bolca zeka eklerdim. Sonra bütün korkularımı, endişelerimi, takıntılarımı, saçmalıklarımı, alınganlıklarımı, yalnızlığımı, kalabalığımı, hüzünlerimi, kavgalarımı ve büttünnnn gereksiz düşünceleri çıkarırdım.
Hafiflemek ve kuş gibi özgür olmak istiyorum düşüncelerimde. Fiilen olmasa da... Bütün takıntılarımdan uzakta, masmaviii bir gölde sandalla gezmek istiyorum. Kuş sesinden başka bir ses duymak istemiyorum...
Geçicek biliyorum, sebebi var mı bilmiyorum, son günlerde farkında olmadan kırdığım herkesten özür diliyorum :(
Ve de gidiyorum....

Comments

Popular posts from this blog

333333333333333333!!!!

4444444444444