Asmalımescit için benim de birkaç lafım var arkadaşım!
Şimdi artistlik sırası bende. 82 kuşağının bir temsilcisi olarak ve doğma-büyüme-çocukluk-gençlik-şimdilerde yetişkinlik- İstanbul'lu olarak, neredeyse 15 yaşından beri Beyoğlu'nda bulunmuşumdur. O şimdilerde bilinçsizce savunduğunuz Asmalımescitlerde, Nevizadelerde, Tünellerde tinercilerle beraber fink atartık zamanında, gece 11'den sonra bazı sokaklar o kadar ıssız olurdu ki, koşa koşa geçerdik korkudan, kaldırımlarda oturup şarap içerdik, şarkı söylerdik, yuvarlanırdık yerlerde. Azcık sarhoş olunca korku falan kalmazdı tabii... Minik minik kafeler vardı, Asmalımescit'de, orada çalışan garsonlara aşık olurduk. Şimdi metrekaresi 1000 Liradan başlayan o dükkanların önünde oturur, hayat niye böyle lan diye dertlenirdik. Yok rakıymış, yok mezeymiş, yok topuklu ayakkabılı ablalarmış, yok plazadaki ofisinden fırlayıp oralarda göbeğini hoplatan abilermiş, yok kalın çerçeveli gözlüğünü takıp kendini tasarımcı sanan kızlarmış, yok bilmem neymiş, hiç bilmezdik... Diyorum ya bi